16 Haziran 2016 Perşembe

Biz Bitti Demeden Biter Mi?

İsviçreli bilim adamları henüz zaman makinesini icat edememiş olsalar da, biz geçmişe kısa bir yolculuğa çıkıp, hep birlikte bundan tam 20 sene önceye gidelim.

1993'te yakaladığı uyum ile Akdeniz Oyunları'ndan (İntertoto Kupası'ndan az biraz daha önemli) altın madalya ile dönen kadro, Fatih Terim önderliğinde "en iyi ikinciler" statüsü ile tarihinde ilk kez Avrupa Şampiyonası'na katılıyor.


Kuralar çekiliyor ve Türkiye D Grubunda yer alıyor.
Gruptaki rakiplerimiz; "son şampiyon" Danimarka, Portekiz ve Hırvatistan.

İlk maç günü, tarihler 11 Haziranı gösteriyor, senelerden 1996. Yer Nottingham.

Türkiye Hırvatistan ile karşılaşıyor ve 2. yarının 41. dakikasında (ihalenin tümden Alpay'a yıkıldığı anda) Vlaovic ağlarımızı havalandırıyor. A Milliler EURO '96'daki ilk maçında sahadan 1-0 yenik ayrılıyor. Diğer rakipler berabere kalınca Hırvatlar ilk maç sonunda grup liderliğine çıkıyor.


Şimdi burada bir zaman kırılması yaşayalım ve günümüze yaklaşalım.


A Milliler EURO 2016 elemelerine ilk 3 maçta 1 puan ile başlayınca bu yaz kimi tutsak tartışmaları alevlenmeye başlıyor. (Normalde takımın başındaki hoca kovulur,  Fatih Terim milli görev için eşofmanı giyerdi ama zaten başta "Grande" var.) İmparatorun öğrencileri gruptaki son 4 maçta 10 puan alıyor ancak son maç gününde "baya baya mucize" gerekiyor. Ukrayna ya da Slovakya puan kaybedecek de, biz İzlanda'yı yeneceğiz de, Kazakistan deplasmanda Letonya'yı yenecek de falan filan...

Diğerleri tutsun Almanya kesin osurur.

Oluyor, mucize gerçekleşiyor, bu kez de Avrupa Şampiyonası'na "en iyi üçüncü" statüsü ile katılıyor ve bu yaz kimi tutacağız tartışmalarını sonlandırıyoruz.


8 yıl aradan sonra yeniden Avrupa'nın ülkeler çapında en büyük organizasyonundayız.
Kuralar çekiliyor ve Türkiye D Grubunda yer alıyor.
Gruptaki rakiplerimiz; "son şampiyon" İspanya, Çek Cumhuriyeti ve Hırvatistan.

İlk maç günü, tarihler 12 Haziranı gösteriyor, senelerden 2016. Yer Paris.

Türkiye Hırvatistan ile karşılaşıyor ve ilk yarının 41. dakikasında (yine golde suçlu aradık ve Ozan'ı bulduk) Modric ağlarımızı havalandırıyor. A Milliler EURO '16'daki ilk maçında sahadan 1-0 yenik ayrılıyor. İspanya ile birlikte Hırvatlar ilk maç sonunda grup liderliğine çıkıyor.



Zaman kırılması burada bitiyor, artık gerçeklik başlıyor.
Senaryo buraya kadar çok tanıdık. Peki ya bundan sonrası.

Grupta iki maçımız daha var ve alınacak 3 puan bir üst tura çıkmak için yeterli olabilir. Bi kere biz savunma yapmayı bilen bir takım değiliz, hiçbir zaman da olmadık. Topa hakim olmalı, hızlı oynamalı ve oyunu rakip yarı alanda oynamalıyız. İspanya karşısında bunu nasıl yapacağız, Iniesta, Silva, Fabregas gibi pas manyağı yapan adamlara top göstermemek pek mümkün olmayacaktır.

Gel nan buraya!

O zaman kaptığımız toplarla hızlı çıkmanın yollarını aramamız gerekecek. Kanatlarda bu maç için belki de hızlı oyuncularla başlamalı ve geriden isabetli paslarla kaleye direk gitmeliyiz. Hayır ben topu ve oyunu alacağım, yüksek pas yüzdesi ile oynamaya çalışacağım dersen, üzgünüm onu senden daha iyi yapan var ve taklit aslını alt edemez!

İspanya karşısında puan al(a)mayabiliriz ama oyun olarak tatmin edici bir oyun ortaya konursa Çek Cumhuriyeti karşısına moralli ve bir bütün olarak çıkarız. Böylece tam da Türk işi olmuş olur. İspanya'ya karşı mağlup ol, son maça 0 puanla çık, sonra Çekleri son anda yenip, üst tura çık.

Statta futbolcular

Meydanda milyonlar...

Ve maçtan sonra kameraların karşısına çıkan Grande'den beklenen cevap.

Biz bitti demeden bitmez. / It's not over until we say it's over. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder