12 Haziran 2016 Pazar

Free-Kick ve Gol


Öncelikle belirtmeliyim ki turnuva öncesi heyecanını boşa çıkarmayan bir başlangıç oldu. İlk 4 maç oynandı ve mücadele açısından tüm karşılaşmalar tatmin ederken oyun kalitesi açısından Arnavutluk - İsviçre maçı hariç 3 maç da beklentilerin üstündeydi.

Turnuva açılışları ve ilk maçlar genellikle az risklerin alındığı, gol pozisyonu açısından kısır maçlar olması ile bilinir. Ancak ilk 4 maç hiç de öyle olmadı. Özellikle Fransa ve İngiltere maçları gol olan dakikaya kadar ancak bu kadar keyifli olabilirdi. Diğer maçlarda da erken gelen goller maçın seyir zevkini artırdı.

4 maçta atılan 9 gol, her maçta direkten dönen en az bir top ile açıkçası ben çok sık yerimden zıpladım. Favorilerin maç kazanmakta zorlandığı ve bahisçilerin yanıldığını görmek benim için bu oyunu güzel yapan şeylerin başında.


A grubu ilk maçlar sonunda - zor da olsa - beklendiği şekilde sıralandı. Fransa oyun açısından beklentileri karşılayamasa da Payet'nin şapkadan tavşan çıkaran vuruşu ile 3 puana uzandı. Eğer ilk maç stresi ile böyle oynadılarsa başka ancak Romanya'nın önde baskısı, hep birlikte topun arkasına geçip, orta alanda boşluk bırakmamaya çalışan oyunları ile Horozları epey zorladılar. Biraz şanslı olsalar puan alabilecek bir oyun ortaya koydular ama -Stancu'nun maçın başında kaçırdığı pozisyon- eline geçen şansı değerlendireceksin çünkü futbolun adaleti yok son dakikada adamın teki soluyla ateş eder, kalırsın.


İsviçre - Arnavutluk maçının değerlendirilecek fazla bir yanı yok. İlk yan topta 11 kişi ceza sahasında iken gol yersen maç sonu (yan toplardaki zafiyetimiz sürüyor, antrenmanlarda oyunculara çalıştırıyoruz ama bazen olmuyor) açıklayacak fazla bir şey olmuyor. Arnavutluk tarihinde ilk kez EURO'ya katılıyor ve EURO '96'daki Millilerimize benzeyip, puan almayı geçtim gol bile atamadan evlerine döneceklerini düşünüyorum. İsviçre ise ön tarafta biraz daha bitirici olurlarsa (İsviçre maçı kazanamasaydı Seferovic değil İsviçre'ye gitmek, Avrupa'da bile barınamazdı. Bence Burak Yılmaz'a fazla yükleniyoruz beyler) orta sahadaki yaratıcı oyuncuları ile bu grupta ilk ikiye girecektir.

Yapma Volkan! Yapma!

B grubu ise daha ilk maçlardan ne kadar keyifli bir grup olacağını belli etti. Turnuvaya ilk kez katılan Galler'de free-kick kazanılınca nefesler tutuldu. Bale topa nasıl vurduysa artık, top kimseye çarpmamasına rağmen kaleci akıl tutulması yaşadı. Böylece Galler'in ilk şutu gol oldu ve Bale takımını ilk maçlar sonunda ilk sıraya taşıdı.
Maçın başında Slovakya'nın ilk şutu gol olsaydı belki başka şeyleri konuşuyor olacaktık. Hamsik'in yaptığı baskı sonucu kazandığı top, 2 kişiyi aynı anda geçişi, sürüşü, kaleciyi geçişi veee...
Çizgiden çıkan top oyunun ilk kırılma anı oldu.
Bu arada değinmeden geçemeyeceğim, Norveç hakem Svein Oddvar Moen ortadaki kararlarının tamamını Slovakya lehine kullandı, Galler açıkçası hakemi de yendi.

Öncesi - Sonrası

İngiltere genç kadrosu ile turnuvaya gelirken maça ilk 11'de bekleri, orta ikilisi ve öndeki oyuncusu ile Tottenham ağırlıklı kadro ile çıktı. Açıkçası ben İngiltere'yi izlerken çok keyif aldım, Rooney'nin Scholes ayarındaki oyunu ve yıldız adaylığından yıldızlığa kim geçecek derken bu baskıyı kaldırabilen ilk oyuncu Alli oldu. Bu ayarda oynarsa ilk defa verilecek olan En İyi Genç Oyuncu ödülünün en kuvvetli adayı olacaktır.
Rusya kalecisi Akınfeev'in free-kickte yer tutuşu ve ters yöne attığı ilk adım sonrasında Dier fileleri havalandırdı. Turnuvada free-kickten atılan goller şimdiden damga vurmaya başladı. (Bunlara bir yenisini bugün Hakan eklese tadından yenmez) Rusya son dakikada attığı gol ile puan koparmayı başardı ama gruptan çıkmak için daha fazlasını yapmaları gerekecek. (Mesela tribünden tribüne fişek atmak yerine maçı yaşasalar daha iyi olurdu)


Turnuva şu ana kadar free-kicklerden atılan gollerle akıllarda yer etmeye başladı. Bakalım başka neler göreceğiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder