24 Haziran 2016 Cuma

K.O. : Ardarda Darbelerle Gözümüz Morardı

Aslına bakarsanız beklenmedik bir son değildi. Gruplar ve fikstür belli olduğunda herkes işin son maça kalacağını söylüyordu. (Yoksa, bizim iş sıkıya gelmeden bir şeyleri başarmamamızla bir alakası yok yani, lütfen.) Zaten nasıl olsa biz bitti demeden bitmezdi.


Hırvatlar ve İspanyollar karşısında alınacak sürpriz bir puanın bizi gruptan çıkaracağını elbette biz de biliyoruz ama o puanı nasıl alacağız, alamadık da. Sürpriz olan, kampta yaşanan krizler, birbirinin yüzüne bakamayan, hocasının talimatına uymayan oyuncular, paracı primci ithamları, paracı değiliz açıklamalarıydı.


Son maçtan önce, "Bütün sorunları bu sabah itibariyle bitirdik." diyordu Fatih Terim, aslında bizim ilacımız belliydi, ver krizi, ver kaosu, bir de "son" şans de, ortam kıyak tam bizlik.

Rakibin maçı kazanmak zorunda olması ve 10. dakikada öne geçmemiz ile maç bizim istediğimiz seyre geliyordu. (Maçın başında golü biz yeseydik tribünden ne gibi sesler gelirdi bir düşünmek gerek.) Devamında bulduğumuz ikinci gol umutlarımızı canlı tutmaya yetmişti.


Ertesi gün AS Gazetesi " Türkiye gibi bu kadar çok mucize arayan ve olağanüstü güçlere bağlı olan başka bir milli takım yok. Ölüm kalım maçlarını hep Türkiye kazanıyor ve bu kez de aynısı oldu." demişti. Gece güzel bitmişti bizler için, bir süreliğine de olsa...

Grup maçlarının son gününde, son maçta, son dakikalarda elendik. Bu sefer bizim için bile fazla olmuştu. Bir kez olsun kendi işimizi kendimiz görememiştik, turnuvaya Kazakistan'ın golüyle gelmiştik, İrlanda'nın golüyle de eve dönüyorduk. Buna rağmen tartışmalarımız da "İtalyanlar neden onu oynattı", "bakın gövdünüz el ele üst tuva çıktılav" "aynı Gaassavay - Gvaz maçı" gibi açıklamalarla kendimizi teselli ettik.

Sen ne güzel adamsın İslambek!

Gel gelelim turnuvaya damga vurma şansımız vardı. İlk iki maçta daha az gol yesek ya da "İspanya maçında 2-0 yenikken oyundan düştük" açıklaması yerine oyuna müdahale edebilsek bugün son 16 heyecanımız devam edebilirdi. (Şansımız orada da devam edecekti.)


Turnuvadan aklımızda kalan ve geleceğe umutla bakmamızı sağlayan tek olay 18'lik çocuktu. Ele avuca sığmayan bu çocuk gelecekte ne kadar iyi olur bilemeyiz ama kısa alandaki patlama gücü ve karşısındakini rencide edecek durumlarda bırakan çalımları öngörülemezdi.


Vurduğun gol olsun çocuk.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder