15 Haziran 2016 Çarşamba

Uyutmayan Oyun İstiyoruz

Turnuva aralıksız devam ediyor, devam ediyor da biz bu turnuvadan şikayetçiyiz. Ya insan maç izlerken kahve yapar mı?  Yaptık, fakat nafile, mütemadiyen uyuya kaldık. İşte bir takım arkadaşlar soruyorlar, "niçin yazmıyorsunuz tatlım?" diyorlar. Yazamıyoruz çünkü 24 takım olmasından dolayı turnuvada kalite düşmüş. Maç başına 1 ila 2 gol gördük (tabi uyuya kalmazsak).  Hayır öyle ekstra olay da olmuyor. Misal kimse kimseyi ısırmadı, kimse bacısına küfredene kafa atmadı, kimse kimseye tükürmedi.


İlk maç ev sahibinindi. Açılış maçı olmasından mı, hocanın gereksiz değişiklikleri mi, futbolcuların favori gösterilme baskısını kaldıramamasından mı, Romanya'nın tabanca gibi takım olmasından mıdır bilinmez ama Fransa Payet'nin müthiş şutuyla paçayı kurtardı. Önümüzdeki 2 grup maçında rahat kazanırlarsa, ilk sıraladığımız nedenler doğru sayılabilir.


Sonrasında milli maç vardı. Geldi ve büktü belimizi, anlamadığımız bir durum var. Maç başında haydi aslanlar çıkın alın dedik, sonra yenilince reklamda koştuğu kadar koşmadı, saçını düzeltsin anca...
Hoş değilsiniz.
Siz abilerimiz daha iyi bilirsiniz ama biraz formsuzluk ya da fiziksel yetersizlik biraz da rakibin ekstra oyunu burada etkiliydi. Yani kahramanlar tarih yazanlar kontenjanı yerine sisteme bağlı oyuncuların dönemsel performanslarının oyun kalitesini çok etkilemediği bir yapı eksikliğimiz bizi bitiriyor.
Hırvatların direk denemeleri biraz başarılı olsa belki bunlar daha acı şekilde ortaya çıkacaktı ve sonrası için ümidi de bitirebilecekti. Çok büyütmeden, olmadı önümüzdeki maça bakıyoruz. İspanya çok zor bir ekip yenilebiliriz, sonrasında asıl sınav Çek Cumhuriyeti karşısında olacak. Onun sonrasında ise yine muhtemel grup birincileri rakip olarak karşımıza çıkacak ve bu da hiç kolay olmayacak. Kazanmak kaybetmek bir yana bizim beklentimiz daha çok mücadele ve hırs.


Almanya maça sanki tüm futbolcular Dünya Kupası'nın ardından eve gitmiş sabahında metroya binip bu maça gelmişler gibi hazır ve nazırlardı. Şampiyon adayı olmayışları alamayacaklarından değil,
almalarını sempatik bulmadığımızdandır, ama saygımız sonsuzdur, hatta Gomez oynarsa kısa süreliğine destek bile veririz ama oynamadığından şu anlık bu konuyu konuşmak istemiyoruz.


Belçika İtalya maçı turnuva başından beri izlediğimiz en heyecanlı maçların başında geliyor ki listemiz çok da geniş değil. İtalya'nın geleneksel defansif karekteri, 3-5-2'nin rakibe hızlı hücumlarda boşluk yaratan kanat durumunun etkisiyle maçın tempolu bir hal almasını sağladı, ama İtalya'nın golünden sonra Belçika'nın bu boşlukları pek kullanmayan hale geldiği bir gerçek.



Halbuki Belçika kalesinde gol görene kadar hiç de fena oynamadı. Kompany'nin yokluğunda sağ bekinin stoper olduğu Belçika, bu pozisyonda oynayan arkadaşın bir anlık dikkatsizliği ile (biliyorum futbol hatalar oyunu) golü yedi, Golü atan İtalya ise yanlış adama çarptınız dostum. Çünkü gol yemeyeceğine inancı yüksek, özgüvenli bir İtalya ile acaba atar mıyız sendesinde bir Belçika, galibi bastan belli bir savaş oldu. Yeteri kadar gol atacak fırsatları vardı fakat ne yapalım, olanla ölene çare yok hacı abiler. Pek tabi yılmasınlar, bir kaç düşük formlu arkadaş dışında çok iyi maç çıkardılar. Bu sadece başlangıç, oynamaya devam.

Bu taraftar için oynamaya devam Belçika!

Son olarak dünün maçına da değinelim, Portekiz İzlanda maçı, bizce kendini bilen ve harika bir mücadele veren İzlanda çok başarılıydı. Ronaldo abi 350 bin nüfusluk ülkeye laf atarken İtalya'yı görmüyor herhalde, park the bus olayını geç abicim, maç boyunca 3 defa müsait şekildeyken topla buluştun, hepsi uçup gitti. Atacaksın, ben winner adamım demekle olmuyor.


Lütfen savaş olacaksa maç içinde olsun, maç olacaksa uyutmasın. Hatıramıza iki anı biriksin. saygılar yetkili abiler.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder